İçeriğe geç →

C. Can Tutaşı Yazılar

43) Güneş Enerjisi Santrallerinde Temizliğin Önemi

Güneş enerjisi santrallerindeki PV paneller açık havada pek çok kirletici etkiye maruz kalmakta ve panel üzerinde oluşan bu kir tabakası panel üzerine düşen ışınımı azaltmaktadır. Dolayısıyla bu kirin, panel performansına direk ve dolaylı etkisini görmek mümkündür.   Logo  olarak denetimlerimiz sırasında dikkat çeken ve sadece performansı değil testleri de olumsuz etkileyen bu durumun sayısal analizini gerçekleştirme ihtiyacı duyduk. Çünkü sistem performansını denetlediğimiz bu tesislerdeki dışsal (sistemin malzeme ve işçilik kalitesi dışında kalan) sebepler bu sistemle ilgili yanlış analizler yapılmasına sebep olabilmektedir.

Bu analiz sırasında 2 farklı deney ile bu çalışma yapılmıştır:

  • Analiz: Aynı panel özelinde standart test koşullarına uyarlanmış üretim değerlerinin temiz durum ve kirli durumdaki değerlerinin kıyaslanması
  • Analiz: Santral üretimi bazında günlük maksimum güç çıkışlarının incelenmesi
  1. Analiz: Analiz sırasında kullanılan panele ait “datasheet” detayları aşağıdaki gibidir:
PMPP STC (Watt) VOC STC (Volt) ISC STC (Amper) Çarpım FF STK
265 38,01 8,94 339,81 %78,1

Yaklaşık yarım saat farkla ölçüm alınmış aynı panelin temizlik öncesi ve sonrası iki durumunun görüntüsü aşağıdaki gibidir.

1

Temizliğin etkisinin rahatlıkla gözlemlenebildiği bu analizde ölçüm değerleri ve kıyaslamaları aşağıdaki şekilde görmek mümkündür. Panel marka ve model verilmeksizin, kalibrasyonu yapılmış ölçüm cihazlarının ölçüm toleranslarının, panel degredasyonlarının, panel toleranslarının da dikkate alınması gerektiği bu senaryoda sonuçlar aşağıdaki gibidir:

Panel Durumu Tarih ve Saat Işınım

(W/m2)

Hücre Sıcaklığı

(°C)

VOC OPC

(Volt)

ISC OPC

(Amper)

Kirli 26.7.2018 09:28 738 49,80 33,70 6,13
Temiz 26.7.2018 09:51 817 49,60 33,60 7,14

Bu değerler çalışma durumunu yansıttığından kıyaslamaları direk olarak yapmak doğru sonuçlardan sapma anlamına gelecektir. Dolayısıyla bu değerlerin standart test koşullarına uyarlanmış hali üzerinden analiz yapmak daha doğrudur. Bu değerlere ise aşağıdaki tablodan ulaşılabilir.

  • Panelin elle detaylıca temizliğinin yapılmış olması önemlidir. 1 MWac güçteki bir santralde 4000’in üzerinde panel olduğu durumda yıkama için endüstriyel tipte cihazlar kullanılacak ve bu denli detaylı temizlik mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla bu durum üretim farkının bu denli yüksek çıkmasının bir sebebidir.
  • Analiz için panel yıkanmadan önceki durumda olabilecek en kirli ve lekeli panelin seçilmiş olması bu farklın yüksek çıkmasının sebeplerindendir. Dolayısıyla tüm panellerde yıkama bu kadar fark göstermeyebilir.

Ancak bu ve diğer hususlar bu farkın daha düşük seviyelerde olabileceğini gösterse bile yine de temizliğin önemini gözler önüne sermektedir.

  1. Analiz: Gerçekleştirdiğimiz bir denetim/test/ölçüm sırasında izleme sisteminden takibimiz sonucunda yıkanma öncesi ve sonrası durumu tüm santral için 3 farklı ortam sıcaklığı senaryosunda inceleme fırsatımız oldu. 27 Temmuz 2018 tarihinde yıkanan santralin bu tarihten önceki ve sonraki günlerinde yapılan analizlerinde kontrollü deneyi sağlayabilmek adına aynı santralin gün içerisinde neredeyse maksimum güce ulaştığı 12:00’daki üretim değerleri dikkate alınmıştır. Sıcaklıktan kaynaklı farklı üretimler gerçekleşebileceğinden sıcaklıkla ilgili birden çok senaryo dikkate alınmıştır. Bu senaryolar;
  • Gün içi en yüksek sıcaklık
  • Gün içi ortalama sıcaklık
  • Gün içi en düşük sıcaklık

durumlarının eşit olduğu iki farklı gün için incelenmiştir. Benzer şekilde ışınım ve diğer etmenlerin de etkileri farklı üretimlere sebep olabileceğinden birden fazla analiz yapma ihtiyacını doğurmuştur. Yıl içerisinde farklı günlerde ışınım değişim gösterebileceğinden yaklaşık 10 günlük kısıtlı bir süre içerisinde kıyaslamalara yer verilmiştir.  Bu kıyaslamalarda alınan sonuçlar ise aşağıdaki gibidir:

Senaryo Panel Durumu Tarih ve Saat Güç Değeri (kWac) Fark
Gün içi en yüksek sıcaklık eşit Kirli 26.7.2018 777 %1,4
Temiz 30.7.2018 788
Senaryo Panel Durumu Tarih ve Saat Güç Değeri (kWac) Fark
Gün içi ortalama sıcaklık eşit Kirli 20.7.2018 764 %3,0
Temiz 30.7.2018 788
Senaryo Panel Durumu Tarih ve Saat Güç Değeri (kWac) Fark
Gün içi en düşük sıcaklık eşit Kirli 26.7.2018 777 %5,2
Temiz 28.7.2018 820

Bu üç senaryo için temizliğin güç değerine ortalama katkısı ise %3,2 olarak tespit edilmiştir. Bu durumda da değerlendirilmesi gereken aşağıdaki önemli hususlar mevcuttur: 

  • Ölçülen değerler santrallerin panellerinin çıkış gücü (kWdc) değil, şebekeye basılan enerjideki (kWac) değişimdir.
  • Yıkama endüstriyel tip cihazlarla gerçekleştirilmiştir. Birinci analizdeki kadar detaylı yapılmamıştır. Son durumda dahi panel üzerinde özellikle fırçanın izlediği yönde kenarlarda toz birikintileri gözlemlenmiştir.

2

  • Bu analizde ele alınan panellerdeki kir ise birinci analizde ele alınan panellerdeki kirden farklıdır. Bu analizdeki kir, daha çok toz seviyesindedir. Dolayısıyla farkın daha düşük seviyelerde olduğunu görmek mümkündür.

2

Bu iki analize ek olarak; Logo olarak denetimler sırasındaki tespitlerimizden bir diğeri ise farklı sebeplerden kaynaklı lekelerin paneller üzerinde bıraktığı kalıcı ısınmalardır. Bu ısınmalar bazen lokal olarak hücre seviyesindeyken, bazen panelin tamamına yayılmış seviyededir.

4

Temizlikler çok uzun aralıklarda gerçekleştirildiğinde ise bazı lekeler panel üzerine işlemekte ve cam üzerinde kalıcı lekeler bırakmaktadır. Bunun en büyük örneği ise panel üzerinde yapışık kalan bantların ve çerçeveyi korumaya yönelik sarılan sera görünümlü malzemelerin yapışkanlarıyla birlikte erimesidir. Aşağıdaki fotoğraf ise 6 aydır çalışan bir santralde gördüğümüz ve yıkandığı halde sökülmeyen bantın görüntüsüdür.

5

Bu durum, ilk inşaat sırasında panellerin temiz kalmasına da özen gösterilmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir.

Yapılan bu analizler panellerin temizliğinin önemini somut örneklerle göstermek için hazırlanmıştır. Analizlerde çıkarılan sonuçlara göre kirlilik tüm sahalar için aynı değerlerde performans düşüşüne veya aynı problemlere sebebiyet vermeyebilir. Benzer şekilde temizlik konusunda gerek verdiğimiz seminerlerde gerekse denetimler sırasında yatırımcılarımız tarafından bize en çok yöneltilen soru ne kadar sürede bir yıkamanın gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Bu soruya cevabımız yıkamanın santralin kirlenme potansiyeline bağlı olarak yapılmasıdır. Ancak bakım kapsamında da de bu temizlik işlemi belirli periyotlarda gerçekleştirilebilir. Lokasyona bağlı mevsimsel farklılıklar bile temizlik için göz önünde bulundurulması gereken bir durumdur. Yağışın bol ve temiz olduğu (çamur yağmaması gibi) durumlarda bu paneller doğal yöntemlerle üzerindeki kaba kiri atabilmektedirler. Ancak bu durumlarda dahi profesyonel temizliğe ihtiyaç duyulabilir. 3 aylık bir süreçte aşağıdaki şekli alan bir santral için ise yılda bir temizlik yapılmalıdır lafı çok iyimser bir yaklaşım olacaktır.

6

Her işte olduğu gibi bu işin de işin profesyonelleri tarafından yapılmasında fayda vardır. Çünkü bu santrallerde elektrik ve elektronik aksamlar ve çok ince işçiliklerle yapılmış işler mevcuttur. Aynı şekilde yıllarca çeşitli doğa olaylarına maruz kalan bu tür sistemleri çok sık veya çok seyrek bir şekilde uygun olmayan su (kireçli vb.) ve cihazlarla (sert fırça vs.) yıkamak temizlikten ziyade ürünlere zarar anlamına gelebilir.

E-Posta: c.tutasi@solpeg.com

Web:      http://www.solpeg.com 

 

Yorum Bırak

42) 2016 Lisanssız FV GES Karnesi

(Veriler için Kaynak: http://www.epdk.org.tr/TR/Dokumanlar/Elektrik/YayinlarRaporlar/AylikSektor)

14 Mart 2013’te kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretimi kurulumları için 500 kW olan üst sınır 1 MW’a yükseltilmişti. Bu gelişmeden sonra enerji yatırımcılarının GES’lere olan ilgisinin kurulu güce etkisi küçümsenemeyecek kadar artmaya başladı.
2013 yılı sonunda neredeyse yok sayılacak kadar az olan lisanssız FV GES kurulu gücü 2016 yılı sonuna doğru 1 GWe sınırına yaklaşmıştır. Kısa sürede büyük bir ivme kazanan bu yatırımların yoğunlaştığı ve sıfırlandığı bölgeler olsa da bu yatırımlara 58 ilimizde rastlamak mümkün. 23 ilimizde hala GES olmamakla birlikte 100 MWe’ı aşan kurulu güce sahip Konya ve Kayseri illerimiz bulunmaktadır. Konya ve Kayseri’yi Mersin Ankara ve Burdur takip etmektedir. Yatırımların olduğu illerden 17’sinde 1 MWe ve altı toplam kurulu güce sahip santraller mevcuttur.
EPDK verilerine göre 12 aylık süreçte 81 ilimizin toplam FV GES kurulu güçleri ve değişimini verilerine aşağıdaki tablodan ulaşılabilir. Yatırımların daha çok İç Anadolu, Ege, Akdeniz Bölgeleri’nde yoğunlaştığını görmek mümkün. Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde seyrekleşen yatırımların kalan kısmı Doğu Anadolu, ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ne yayılmış durumdadır.

2016 yılının kurulu güçlerinin aylara göre değişimini aşağıdaki grafikten görmek mümkündür. Ekim ayı içerisinde şebekeye dahil edilen yeni 85,3 MWe’lik güç 2016 yılı içerisindeki maksimum artışı göstermektedir. Bir önceki aya göre artış oranları dikkate alınırsa büyük sıçrama Şubat ayında gerçekleşmiştir.

Liderliği yürüten 3 ilimiz sırasıyla Konya, Kayseri ve Mersin’dir. 2016’da 200 MWe’a yaklaşan kurulu güçle Konya, Türkiye’deki toplam lisanssız FV GES kurulu gücünün neredeyse 21’ini oluşturmaktadır. ~%14’lük pay ile 127 MWe’lik Kayseri’yi yaklaşık %5’lük pay ile Mersin takip etmektedir.

 

Lisanssız limitin artışıyla birlikte artan tüm lisanssız santraller içerisinde en büyük payı FV GES’ler tutmuştur. Lisanssız tüm santrallerin Ocak 2016 sonunda kurulu gücü yaklaşık 400 MWe iken yaklaşık 650 MWe’lık artış ile Aralık 2016 sonu itibariyle bu güç 1050 MWe seviyesine ulaşmıştır. Aylara göre kurulu güç rakamlarına alttaki tablodan ulaşılabilir.Ortalama olarak 2016 yılı içerisinde her ay sonu toplam kurulu gücün %85’ini FV GES’ler almıştır. 2016 yılı içerisinde bu oran her geçen gün artmakta ve yıl sonu itibariyle lisanssız kurulu gücün %90’ını GES’ler almıştır. Lisanssız FV GES’lerin toplam lisanssız kurulu güce oranına ait değişim aşağıdaki grafikten takip edilebilir.

Yenilenebilir enerjide mevcut durumun değerlendirmesi yapılırken sadece kurulu güce bakmak yeterli değildir. Kurulu güç ile birlikte, incelenen kaynaktan elde edilen toplam elektrik enerjisinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Lisanssız FV GES’lerden elde edilen toplam elektrik enerjisi 2016 yılı içerisinde 1.018.460,22 MWh’tir. En yüksek üretim Temmuz ayındadır. Lisanssız toplam elektrik enerjisinin %85-%90’ı lisanssız FV GES’lerden sağlanmıştır. Ekim ayında bu oran %93’ün üzerine çıkmıştır. Bu oranların aylara göre değişimi aşağıdaki gibidir.

2016 yılında lisanssız FV GES elektrik üretim tesislerinden elde edilen tüm enerjinin aylara ve illere göre dağılımı aşağıdaki tablodadır.

Veriler incelendiği zaman kurulu güçteki lider Konya üretimde liderliği Kayseri’ye kaptırmıştır. Yaklaşık 200.000 MWh’lik üretimle Kayseri ve Konya’yı Denizli, Burdur ve Mersin takip etmektedir. Açık ara farkla lider olan Kayseri ve Konya’nın üretimi, toplam üretimin ~%40’ını oluşturmaktadır.

Üretimin büyük bir kısmını İç Anadolu Bölgesi üstlenmekte, sonrasında Ege ve Akdeniz bölgeleri gelmektedir. Küçük tabloda yer alan üretim ve kurulu güçte ilk 5 ilimizde 12 aylık süreçte ele alınan üretim ve kurulu güç verilerinin oranında en yüksek değerlere (MWh/MWe) Temmuz ve Ağustos aylarında erişilmiştir, benzer şekilde en düşük değerler ise Aralık ve Ocak aylarında gözlemlenmiştir. En yüksek değer Denizli’de 290,27 MWh/MWe olarak hesaplanmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta aylık raporlarda kurulu güçlerin MWe verilmiş olmasıdır.

Aşağıdaki haritalarda verilen değerler ise kurulu güçlerin EDAŞ’lara göre haritalandırılmış hallerini göstermektedir. Sıralama kurulu güçlere göre yapılmıştır. İstanbul il bazında verildiği için AYEDAŞ ve BOĞAZİÇİ EDAŞ bir arada verilmiştir. (Harita kaynağı olarak TEDAŞ Resmi Web Sayfası kullanılmıştır.

Yorum Bırak

41) Enerji Verimliliği İle İlgili Genel Değerlendirme

Mazzam Dergisi’nde yayınlanan Enerji Verimliliği Genel Değerlendirme Yazım:

 

Ülkelerin gelişmesinin gereksinim duyacağı enerjinin üretilebilmesi enerji arz güvenliği kavramını beraberinde getirmektedir. Enerji arz güvenliği kapsamında güvenilir ve çeşitlendirilmiş kaynaklardan, çevre dostu teknolojilerle, kesintisiz, temiz, kaliteli, verimli ve ödenebilir koşullarda enerjinin sağlanması esastır. Yüksek verimde enerji eldesinin yanı sıra; enerjinin tüketimi sırasındaki verimlilik de önem kazanmaktadır.

Genel bir ifadeyle enerji verimliliği demek binalarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan birim veya ürün başına enerji tüketiminin azaltılması anlamına gelmektedir. Sanayide ve binalarda enerji verimliliği iyileştirmesi bu sektöre en fazla olanak sunan potansiyel yapılardır. Enerji verimliliği, temelde enerji tüketimini azaltmayı hedeflemez. Çünkü bu durum gelişmenin önünde engel olacaktır. Bunun temeline inildiğinde, enerji politikalarında iki seçenekle karşılaşılır; biri çokluğa sahip olunması, diğeri ise aza ihtiyaç duyulmasıdır. Doğalgaz, petrol gibi kaynakların azlığında aza ihtiyacın göz önünde bulundurulduğu seçenekle ilerlenir. Bu durumda da iki ayrı alternatif yol vardır; talep azaltılır, yani üretim düşürülür veya kaynakları çeşitlendirip, arttırıp ihtiyacı karşılamaya odaklanılır. Üretici bir toplumun tüketimi düşürmesi mümkün olmayacağı için enerji eldesinde kaynak çeşitliliğine odaklanılır.

Kalkınma odaklı enerji tüketimi açısından gelişmişliğin en ideal şartı; kişi başına enerji kullanımının yüksek, aynı zamanda enerji yoğunluğunun ise düşük olmasıdır. Bu aşamada enerji yoğunluğu tanımını yapmakta fayda vardır. Enerji verimliliği göstergelerinden biri olan enerji yoğunluğu, enerji tüketiminin finansal bir göstergeye oranıdır. Bir diğer ifadeyle; enerji yoğunluğu tüketilen birincil enerji miktarının GSYİH’ya oranıdır. Bu durumda bir ülkenin enerji yoğunluğunun düşük olması, o ülkede birim hasıla üretmek için harcanan enerjinin düşük olması demektir. Bu da enerjinin verimli kullanıldığının en büyük göstergesidir.

Son dönemlerin popüler konusu olan bu çerçevede; enerji üretiminden nihai tüketimine kadarki tüm süreçte enerji verimliliğinin geliştirilmesi, bilinçsiz kullanımın ve israfın önlenmesi, enerji yoğunluğunun sektörler bazında ve makro düzeyde düşürülmesi, ulusal enerji politikamızın önemli bileşenlerindendir. Ülkemiz için bu konudaki dönüm noktaları 2007 yılındaki Enerji Verimliliği Kanunu ve 2008 yılının “Enerji Verimliliği Yılı” olarak belirlenmesidir. Bu çalışma 2012 yılı şubat ayında yayınlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi ile desteklenmiştir. Bu kapsam doğrultusunda 2023 yılında Türkiye’nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının (enerji yoğunluğunun) 2011 yılı değerine göre en az %20 azaltılması hedeflenmektedir. Belge’de aynı zamanda 2023 yılına kadar, elektrik enerjisi yoğunluğunu en az yüzde yirmi (%20) azaltmak amacıyla talep tarafı yönetimi konusunda tedbirler geliştirilmesi; kamu kuruluşlarının bina ve tesislerinde, yıllık enerji tüketimi 2015 yılına kadar %10 ve 2023 yılına kadar %20 azaltılması amaçlanmıştır. Genel itibari ile bu Belge ile sonuç odaklı ve somut hedeflerle desteklenmiş bir politika seti belirlenmesi ve hedeflere ulaşmak için yapılması zorunlu eylemlerin, bu eylemlerin yerine getirilmesinden sorumlu kuruluşlarla birlikte tanımlanması; kamu kesimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katılımcı bir yaklaşımla ve işbirliği çerçevesinde hareket etmesinin sağlanması amaçlanmıştır.

Enerji verimliliği kapsamında göz önünde bulundurulması gereken enerjinin kullanıldığı alanlar vardır. Bunların en önemlileri ısınma, elektrik ve ulaşımdır. Strateji belgesinde de sanayide enerji yoğunluğunu azaltmak, binaların enerji taleplerini ve karbon emisyonlarını düşürmek, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir binaları yaygınlaştırmak gibi amaçlara yer verilmiştir. Elektrik enerjisi özelinde elektrik üretim, iletim ve dağıtımında ve tüketim de verimliliğin arttırılması, kayıpların en aza indirgenmesi ve zararlı çevre emisyonlarını azaltmak hedeflenmiştir. Benzer şekilde ulaşım için de; motorlu taşıtların birim fosil yakıt tüketimini azaltmak, kara, deniz ve demir yollarında toplu taşıma payını artırmak ve şehir içi ulaşımda gereksiz yakıt harcamalarını önlemek gibi hedefler mevcuttur. Bu hedeflerle birlikte, son tüketicinin harcamalarında enerji verimli ürünleri ve yalıtımlı tasarımları tercih etmesi gibi bireysel olarak yapılan katkıların birleşmesi etkili sonuçların eldesinde büyük rol oynamaktadır. Eğitimler, etütler ile bilincin arttırıldığı süreç; ölçme, izleme, değerlendirme ve denetim ile takip edilir, enerji verimliliği uygulamalarıyla faaliyete geçirilebilir.

Temel enerji politikaları göz önünde bulundurulduğunda enerjinin daha verimli ve akılcı kullanılması ulusal çıkar ve kamu yararı açısından büyük öneme sahiptir. Enerji yoğunluğunun azaltılamadığı dolayısıyla enerjinin verimsiz kullanımında; ihtiyaç duyulan enerji, kaynak artırımı ile de sağlanamaz ise dışa bağımlılığın etkisi artmaktadır. Bu aşamada dışa bağımlılık sadece kaynak bazında değil benzer şekilde teknoloji bazında da değerlendirilmelidir. Çünkü sadece enerji yoğunluğunu düşürerek değil aynı zamanda enerji verimli ürünler geliştirerek de bu sürece katkı sağlanıp, enerjide dışa bağımlılığın önüne geçilebilir. Bireysel bilincin arttırılması ile başlayacak bu sürecin toplumsal bilinç seviyesine gelmesi ile birlikte uygulamaya konulacak aktif her faaliyet bu sürecin çok kısa sürede etkilerini gösterebilir niteliktedir.

Yorum Bırak

38) Kur Farkının GES Yatırımlarına Etkisi

14 Mart 2013’te kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretimi kurulumları için 500 kW olan üst sınır 1 MW’a yükseltilmişti. Bu gelişmeden sonra enerji yatırımcılarının GES’lere olan ilgisinin kurulu güce etkisi küçümsenemeyecek kadar artmaya başladı.

GES Yatırımcısının ithal ürünlerle yatırım yapacağı zaman göz önünde bulundurduğu ilk konulardan biri döviz kurlarıdır.

Üst sınırın 1 MW’a yükselişinin ardından yatırım kararı alan yatırımcı için Euro / Türk Lirası: 2,3651’dir

Üst sınırın 1 MW’a yükselişinin ardından yatırım kararı alan yatırımcı için ABD Doları / Türk Lirası: 1,8117’dir.

15.01.2013 tarihi itibariyle yatırımcının göz önünde bulunduracağı Euro / Türk Lirası: 3,3158’dir.

15.01.2013 tarihi itibariyle yatırımcının göz önünde bulunduracağı ABD Doları / Türk Lirası: 3,0416’dır.

Bu süre zarfında kurlardaki değişim aşağıdaki gibi grafikle gösterilebilir.

1

2

(http://www.isyatirim.com.tr/p_exchange_daily.aspx)

2013’te yapılan bir habere göre o dönemde yatırım maliyeti 1 MW’lık bir santral için yaklaşık olarak 1.500.000 Dolar’dır.

(http://enerjigunlugu.net/gunes-eken-77-kat-fazla-kazaniyor_3909.html#.VqCbtfmLTIU)

O dönemin çapraz kuru göz önünde bulundurularak yatırımın bedeli yaklaşık olarak 1.150.000 Euro’dur.Yatırımcının 1.500.000 Dolarının bugünkü değeri 4.562.400 Türk Lirası, yatırımın o dönemki eşdeğeri 1.150.000 Euro’nun bugünkü TL karşılığı 3.813.170 Türk Lirası’dır.

Lisanssız elektrik üretimi yapan 1 MW’lık santralin ürettiği elektriğin getirisi bilindiği üzere Dolar cinsinden hesaplanmaktadır. Herhangi bir yerli katkı payı almadığı takdirde bu değer 13,3 cent $ / kWh’tir.

1 MW’lık bir santralin yıllık ürettiği enerji ise yaklaşık olarak 1.500.000 kWh kabul edilebilir. (www.enerjiatlasi.com)

Mevsimsel fark gözetmeksizin 1.500.000 kWh’in bir yılda üretildiği göz önünde bulundurulduğunda, günlük yaklaşık 4100 kWh elektrik üretilir.

Günlük üretilen 4.100 kWh’lik elektriğin 15.03.2013’teki değeri 988 Türk Lirası iken, 15.01.2016’da bu değer 1.660 Türk Lirası’na yükselmiştir. Bu süre zarfında günlük üretilen elektriğin o günün kuruyla hesaplanarak getirisi ortalama günlük 1.265 Türk Lirasıdır. 15.03.2013’ten 15.01.2016’ya kadar her gün o güne özgü kur ile üretim hesabı yapılırsa bu santralin getirisi 1.312.220 Türk Lirası olacaktır. Bu durumda 15.03.2013’ten 15.01.2016’ya kadar elde edilen gelirle birlikte yatırımın neredeyse %49’unun geri dönüşü sağlanmıştır. Yani 34 ayda santralin neredeyse yarısının geri dönüşü sağlanmıştır.

ABD Doları / Türk Lirası: 3,0416 olarak kaldığı varsayımıyla, santralin geri kalanının geri dönüşü 847 gündür. Yani toplamda geri dönüş 1884 gün olarak hesaplanmaktadır. Bu da yaklaşık 5,2 senedir.

Yatırımcının yatırım yaptığı dönemde ABD Doları / Türk Lirası: 1,8117 olarak kaldığı düşünülseydi, yatırımın geri dönüş süresi yaklaşık olarak 2750 gün olacaktı, buda 7,5 seneye tekabül eder. Varsayımlar ve örnek değerler göz önünde bulundurulduğunda 7,5 senelik yatırım süresi kur sabit kaldığı takdirde bugün yapılacak yatırımlar için de geçerli sayılacaktır.

Yatırımın gerçekleşen geri dönüşleri hesaplandığında dikkate edilmesi gereken konuda yatırımınızın hangi para biriminde gerçekleştiğidir. Yatırımını Euro cinsinden yapıp, getirisi dolar olan bir yatırımda aşağıdaki paritenin önemi büyüktür. Çünkü grafiğin geneline bakıldığında 2014’ün ikinci çeyreğinin dışında genellikle bu parite ya sabit kalmış ya da düşüş göstermiştir. Bu da direk olarak yatırımın geri dönüşünü etkilemektedir. Türk Lirası karşısında iki para birimi de değer kazanmasına rağmen Dolar’ın daha çok artış göstermesi bu konuda dikkat edilmesi gereken bir konudur.

3

Sonuç olarak yatırımcının kur farkından etkilenmesini en aza indirgemek için temelde herkesin bildiği iki konu vardır. Bunlardan ilki, bileşenlerin yerli üretiminde kurdan etkilenme en aza indirilebileceğidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus şu ki yerli üreticinin üretim sırasında kullandığı malzemelerin de yerli firmalardan sağlanması veya bu yönde yatırımların desteklenmesidir. Yerli panel üretiminin çözüm olmasını destekleyen ikinci husus ise YEKDEM kapsamında gerçekleştirilen alım garantisinin 13.3 Cent (Dolar) / kWh değerinden 20 Cent (Dolar) / kWh değerine yükseltilmesidir. YEKDEM kapsamında, üretim tesislerinde yerli malzemelerin kullanılacağı sistemlere daha yüksek birim fiyattan alım garantisinin sağlanması üretici için büyük fırsattır. Bu ve buna benzer bir çok husus GES yatırımlarının geri dönüş sürelerini direk olarak etkilemektedir.

Yorum Bırak